- Türkiye'de pek çok insan isminizi ve eserlerinizi biliyor. Ama sizin sanat anlayışınızı bilmeyenler için öncelikle müzik hayatınızdan kısaca bahseder misiniz? Güney Azerbaycan'da hangi koşullarda başladı?
Ben Güney Azerbaycan'da dünyaya geldim. Ananem sürekli destanlar anlatırdı bana. O destanların içinde saz vardı. Ben ilk sazı, ninemin bana söylediği destanlarda duydum. Sonra saz çalmaya başladım kendi kendime... Tabi o zaman saz okulları falan yok orada... Orada saz çalmak bile yasaktı. Kimse bana sazı böyle çal demedi, kendi kendime öğrendim saz çalmayı.
- Ben şöyle bir duyum aldım. Size sormuşlar neden bir öğretmenden saz eğitimi almadın diye, o zaman kendim gibi değil öğretmenim gibi çalardım demişsiniz.
Evet doğru, kendim gibi değil öğretmenim gibi çalacaktım. Ama şimdi kendim istediğim gibi saz çalıyorum. Zaman içersinde İran'da milletimizin başına gelen hadiseleri o iğrenç olayları, o faşistlerin bize karşı uyguladığı siyaseti gördükçe insanda ister istemez bu oluyor, baskıya karşı. Ben başladım sazla, sözle onlara karşı savaşa... Sonra oradan Kuzey Azerbaycan'a göçmeye mecbur kaldım ve bir süre Bakü'de yaşadım. Daha sonra Norveç'e, Norveç'ten de İsveç'e... Şu anda da İsveç'te yaşıyorum...
- Güney Azerbaycan'da ki 35 Milyon Türk'ün sorunları, yaşadıkları zulüm, baskı, o faşist rejim diye adlandırdığımız sistemi Yurt dışında, Dünya'da insanlar nasıl değerlendiriyorlar? Dünya kamuoyu bu olaylardan haberdar mı?
Haberdar değiller desek, yalan olur. Çünkü Dünya'nın en uzak yerinde ufak bir olayı dahi herkes bilir. Bilgi günümüzde anında ulaşıyor dünyanın her bir noktasına. Bu olanları görmüyorlar, bilmiyorlar dersek yalan olur. Görüyorlar, biliyorlar... Ancak önem vermiyorlar! Ama mecbur kalacaklar 35 milyon hakları için bir yola girmiş durumda.. Bu yol çetin. İstediğimizi elde edene kadarda neler verdik, neler vereceğiz daha... Her ne lazımsa ve ne gerekiyorsa vereceğizde! Ta ki o son noktaya kurtuluşa varana kadar... Ve dünyayı bunu duymaya mecbur bırakacağız... Bizim istediğimiz her şey doğal haklarımız. 35 Milyon Türk'ün bir tane okulu yok... Bu millet hakkı olan bağımsızlığı ve kurtuluşu istiyor. Kimsenin hakkında gözümüz yok, 35 Milyonuz... Kuzeyde Kuzey'imiz bağımsız, kanımız, canımız, dilimiz, kültürümüz, geçmişimiz her şeyimiz bir ve geleceğimizi de bir yaşamak istiyoruz...
- Türk Milleti dünya var olduğundan beri en eski toplumlardan biri, tarihte çağ kapamış, çağ açmış, çok geniş bir coğrafyada adaletle hüküm sürmüş ve tarihe mal olan çok güçlü liderler çıkarmış... Bugüne geliyoruz... Yıl 2010, Türkistan'ın Doğu'su Çin İşgal'i altında, Karabağ kuşatılmış, Güney Azerbaycan'da 35 Milyon Türk İran işgali altında, Türkiye'deki durumu da zaten bütün dünya izliyor... Bu kadar güçlü bir milletin, birbirinden bu kadar ayrı, zulüm yada baskı altında yaşamasının sebebi sizce nedir?
350 Milyonuz ancak kendi aramızda anlaşma sağlayamıyoruz... AB'nin hoşuna gitmez, ABD'nin hoşuna gitmez diye birbirimizden uzak duruyoruz... Halbuki Türk Dünyasına danışmak AB'ye savaş açmak değil. Avrupa Birliği kuruldu da bize savaş mı açtılar? Eskiden bir Türk Devleti vardı... Şimdi 7 tane Türk Devleti var... Bu büyüklüğü Dünya'ya kabul ettirmek gerekiyor, Avrupa Birliği varda Türk Birliği neden olmasın! Bizden bu kadar korkmayın, siz isteseniz de istemeseniz de biz zaten varız... Ne siz bizi, ne de biz sizi yok edemeyiz. Ne yapalım biz büyük bir milletiz! Dayanışma içersinde olunmalı...
- Azerbaycan'ın Güney'inin İran işgali altında olduğunu ve orada 35 Milyon Türk'ün yaşadığını Türk kamuoyunda bilen çok azdır. Buna hem İran tarafından uygulanan zulüm, hem de Türkiye'nin ihmalkarlığı sebeptir. Türk Milletinin daha iyi anlayabilmesi açısından Güney Azerbaycan'daki sorunları anlatabilir misiniz?
Dilimizi yasaklamaya çalıştılar ancak başaramadılar. Biz kendi evimizde ve sokaklarımızda kendi dilimizle konuşuyoruz, ancak okulumuz yok... Okul olmayınca dil gelişmez! Okullarımız olmalı... Bize Türkçe konuşabilirsin ama Türk değilsin diyorlar, asimile etmeye çalışıyorlar... 35 Milyon Türk'ün dilinde bir tane okul yok, televizyon yok... Güney Azerbaycan'da olan örnek Dünya'nın hiçbir yerinde yok. Dünyada 200-300 bin nüfuslu devletler var ama 35 milyonun yok! Artık milletimizde uyandı biz bağımsızlık istiyoruz. Bizim gücümüz silahlardan, bombalardan daha güçlü... Medeni bir şekilde hakkımız olanı istiyoruz. Kurşun sıkmıyoruz, kan akıtmıyoruz... Ancak bize kurşun sıkıldı... Gerekirse hakkımızı elde etmek için her şeyi yaparız... Ancak şu anda medeni bir şekilde hakkımızı istiyoruz. Ve buna da komşularımızdan özellikle Türkiye'mizden, bizim can, kan kardeşimizden destek bekliyoruz... Çanakkale'de Azerbaycan'dan gelerek şehit olanlarımız var, aynı şekilde Azerbaycan'da Türkiye'den gelip şehit olan Türklerin Mezarlıkları var... Eskiden bizde bu bağ vardı kırılmamıştı... Şimdi bu bağı kırmaya çalışanlar var... Azerbaycan'daki eksiklikler Türkiye'nin eksikliği, Türkiye'deki zorluklar, problemler de benim problemim! Birlikte olursak birlikte çözebiliriz... Tek milletiz!
- Tolstoy sanatı toplumu yönlendiren bir mesaj olarak, sanatçıyı da mesajı veren önemli kişi olarak yorumlar... Bütün toplumlarda sanat çok önemlidir... Siz çok önemli ve değerli bir sanatçısınız Türk Dünyası için. Türk Dünyasında sanatın ve sanatçının durumunu nasıl görüyorsunuz?
Bizim düşüncemizi, giyinmemizi değiştirmeye çalışıyorlar. Müzikte de çok eskilere gitmek lazım. Orta Asya'ya gitmek lazım. Atatürk boşuna dememişti, gidin Orta Asya'ya Türk tarihi yazın gelin diye... Kendi modern müziğini yapacaksın çünkü modern dünya... Ancak modern müzik yaparken de içinde kendi biberin, tuzun olacak kendi şeylerin olacak... Eğer bunlar olmazsa sen, sen değilsin artık! Rock çalabilirsin, Pop çalabilirsin ama kendin gibi...
Bizim millete sazlan söylediğiniz zaman yüreğine kazınır... İnanın sazın gücü, politika ve siyasetten daha fazladır!..
- Siz bir konseriniz esnasında, sinirlenerek Aliyev'in önünde sazınızı kırmışsınız.
Evet bir parça vardı onu çaldım... Milletimin kanını döken Ruslara karşı yazılmış bir şarkıydı... O şarkıyı bir orada okudum başka hiçbir yerde okumadım. O zamanda rahmetli Haydar Aliyev orada ağlamıştı.
- Sizin rahmetli Elçibey'le olan yakınlığınızı çok iyi biliyoruz. Bize Elçibey'i anlatır mısınız?
Elçibey benim için ve özellikle Güney Azerbaycan'da olanlar için Ocak'tı... Güney Azerbaycan'la en çok ilgilenen liderdi Elçibey... Güney aşkıyla yaşayan bir insandı. Ve Azerbaycan'ın bütünlüğü konusunda her zaman net ve keskin olan bir insandı. Siyaset değişken bir şey... Ancak insanları bir araya toplamak, ışık vermek her insanın işi değil. Elçibey bir Ruh insanıydı... Güzel insandı. Uçmağa vardı!
- Kendisi için sizin söylediğiniz, onun çok sevdiği bir eser varmış?
Dağlar Dağlar'ı çok severdi. Esir Azerbaycan isimli parçayı çok severdi. Öyle insanlar var ki Barış Manço'da öyledir bende Ruh adamıyım... İnsanların fizikleri değildir önemli olan benim için, ruhlarıdır... Ruhlarıyla istediğin zaman görüşürsün... Elçibey'le de, Barış Mançoy'la da görüşebilirsiniz... İnsanların ruhlarıyla görüşmek çok kolay bir şey... Benim için böyledir... Büyük insanlar ölmezler... Elçibey'de öyleydi... Elçibey ölmez!
۱ نظر:
yashasen azarbaycan
ارسال یک نظر